Düğünde Önemsenmesi Gereken Hususlar
DÜĞÜN ÖNCESİ VE SONRASI ÖNEMSEMEMİZ GEREKEN HUSUSLAR
Bazı âdetler kız isteme, söz, nişan, ara dönemler, düğün ve düğün sonrası olmak üzere belrli safhalarda hayata renk katarlar. Monoton hayatımız içerisinde yüzümüzde tebessüme ya da düştüğümüz komik hallerden dolayı sinsi gülümsemelere veyahut da hüzünlü ruh hallerine bürünmemize vesile olacak birçok anı yaşarız. Ancak işler her zaman tozpembe olmayabilir. Bu âdetler bazen dini kaidelere aykırı olduğu için bazen de insan hayatının fıtratına aykırı olduğu için trajik veya trajikomik birçok olay başımıza gelir. Aşağıda bu konuları başlıklar halinde ele alacağız.
Dinin Ruhuna Aykırı Olanlar ve Allah’a Karşı Sorumlu Olduğumuz Davranışlar
Değerli okurlar, Allah (cc) bizlere kitabımız kuranda, “Yüzünü doğru bir din olarak İslam’a, insanların fıtratına uygun olan dine çevir.” (1) buyurarak hayatta, hakkında bilgi sahibi olmadığımız birçok konuda yön bulmamızı sağlar. Çünkü fıtrata aykırı olan her iş bize zarar getirir. Eğer bir iş fıtrata aykırı ise o dine de aykırıdır. İşte bizlerin düğünlerimizde icra ettiğimiz adetlerimizin dine uygun olup olmadığını bu ayeti kerimeden yola çıkarak açıklığa kavuşturmamız da mümkündür. Evlilik öncesi gençlerin kendi aralarında düzenlediği bekârlığa veda partilerinin iğrenç içeriklerinin ya da içki, kumar gibi eğlence vesilesi olarak gördüğümüz ya da başkalarının malına zarar veren uygulamaların gelenek adı altındaki tahrifatı Kuran’da ve sünnette açık hükümlerle yasaklanmıştır. Ancak bazı uygulamalar var ki Kuran ve sünnette hakkında direkt hüküm yoktur. Ancak dinin ruhuna aykırı olduğu için din âlimlerimizin bazı fıkıh yöntemleriyle yasakladıkları konulardır. Yani biraz açacak olursak “seddi zeria” dediğimiz fıkıh yöntemiyle mefsedete giden yolların kapatılması sağlıklı bir yaşam tarzı ve hakkı için elzemdir.(2) Örneğin, özellikle kırsal yörelerde ya da köylerde damada ve damadın yakınlarına karşı eziyet verici birçok uygulama vardır. Çeyiz sandığını alırken, aracın kapısını açıp gelini indirirken, gelinin kuşağını bağlarken, zaten kırk kanaat geçinip zor imkânlarla düğün yapan damat ve yakınlarından talep edilen büyük meblağlı paralar sosyal baskıyı kullanarak yapılan gaspa bir örnektir. Yine gelenek ve görenekler öne sürülerek damada ve yakınlarına aşırı fiziksel şiddet içeren, sırtına, omzuna ya da baldırlarına bazı özel araçlarla ya da elle ve ayaklarla vurulan darbeler de yersiz, gereksiz ve dinin ruhuna aykırı uygulamalardır. Bu uygulamalar zaten doğurduğu sonuçlar itibariyle de fıtratı zedeleyen, insan psikolojisine zarar veren uygulamalardır. Ayrıca konu komşumuzu pervasızca yaptığımız davranışlarla ve gece geç saatlere kadar çalınan çalgılarla rahatsız etmemizde bu kabildendir. Yine cenazesi, hastası ve yahut da uyuması gereken küçük bebekleri olan komşularımızı da gözetmemiz kul hakkı gereği insani sorumluluklarımızdır. Peygamber efendimiz (sav) uyuyan hayvanları rahatsız etmemek için koca ordunun yolunu değiştirecek kadar hassas davranmıştır. Bizler de onun ümmeti olarak onu örnek alıp onun gibi yaşamaya çalışmalıyız. Ömrümüzde bir kere düğün yapıyoruz diyerek bu rahatsızlıkları vermek dinimizin de tasvip etmediği davranışlardır. Büyüklerimiz istiyor diye ya da onlardan gördüğümüz için yaptığımız uygulamaları sorgulamadan icra etmemiz bizi dinen de sorumluluk altına sokar. Büyüklerimiz bizim yerimize en doğrusunu düşünmüştür, bizim düşünmemize gerek yok demekte yanlış olur. Çünkü geleneklerin düğünlerdeki taassubu tehlikelidir. Şunu iyi bilmeliyiz ki: “Akıl yaşta değil baştadır”. Ve doğrular genel olarak evrenseldir. Bu yüzden akli melekelerimizi doğru ilkeleri esas alarak düşünmeye sevk etmeliyiz.
Topluma ve Çevreye Karşı Sorumlu Olduğumuz Davranışlar
Değerli kardeşlerim, bazı olumsuz davranışları sergilememekle tüm sorumluluğu üzerimizden atmış olmayız. Çünkü bizler insan olarak yaratıldık. Ve rabbimiz tarafından “en şerefli varlık” sıfatına mazhar olunduk. (3) Bu sıfatı hak etmek için rabbimizin bize birçok emir ve buyruklarının yanında, fıtratımıza gizlediği bediiyat gereği fiziki çevremize ve insanlara karşı sosyal birçok sorumluluğumuz vardır. Bu yüzden sadece nahoş hareketlerden kaçınmakla değil insanlığımızla da kendimizi ön plana çıkarmalıyız. Örneğin zaruri olarak rahatsızlık verdiğimiz konu komşumuzun düğün anında ve sonrasında gönlünü almamız, ona güzel sözler terennüm etmemiz, onlardan helallik dilememiz ve gücümüz nispetinde bir hediye ile onları mutlu etmemiz de bizim sosyal sorumluluklarımızdandır. Bunun yanında düğün sonrasında büyüklerimizin ellerinden öpmemiz, onları iadeyi ziyaretle memnun etmemiz de bu kabildendir. Düğün esnasında çevremize verdiğimiz zararı telafi etmemiz ve kirletmiş isek oraları temizlememiz fiziki çevremize karşı insani görevlerimizdendir. Ayrıca bizim üzerimizde doğrudan veya dolaylı olarak hakkı olan kişiler için ister hayatta olsun ister ölmüş olsun onları yâd edip onlara dua etmemiz de bu görevlerimiz arasında gösterilebilir.
Değerli okurlar, özet olarak bizler insanız. Ve Dünya hayatı da bizlere sonsuz hayatta ebedi saadeti elde etmenin büyük bir fırsatıdır. Bu fırsatı değerlendirmeye vesile olacak her davranışımız aklın gereğidir. İnşallah bu kaideyi göz önünde bulundurduğumuz sürece hayatımızı pozitif manada dolu olarak yaşamamız da kaçınılmaz olur. Rabbimizin bu bilinci her daim gönlümüzde bulundurması temennisiyle sağlık ve mutluluk içinde kalınız.
Mustafa BADEM / KSÜ İlahiyat Fakültesi – Tefsir Ana bilim Dalı
KAYNAKÇA ;
1- Rûm suresi, 45. Ayet
2- Muhammed b. Ahmed el- Kurtubi, el-Cami li Ahkami’l-Kur’an, Beyrut, Daru’l İhya, 1985, c.II, s.57-58
3- İsrâ, 17/70